Kitap Okumak


Kitap okumak genelde boş zamanlarda yapılan iş olarak belirtilir. Ortaokulda bende böyle bir cümle kurarak bu hataya düşmüştüm fakat hocamın yanağıma kondurduğu iki gülden sonra kurduğu cümleyi hala hatırlıyorum. Kitap boş zamanlarda okumak için yazılmıyor. Kitap okumak için zaman ayırman gerekir demişti. O zaman için gerçekten ne demek istediğini anlayamamıştım. Bir insan durduk yere neden kitap okusun gibi düşüncelere sahiptim. Zaten benim o zamanlar bir kitap alışkanlığım dahi yoktu. Sadece geceleri erken uyuyabilmek için gözlerimi yorma amacıyla kitabı elime alırdım. Ailem beni hızlı okuma kursuna gönderdi lise-1 de ama ben hala büyük bir ısrarla kitap okumaktan hoşlanmıyordum. Üniversite bitiminde bir mucize oldu ve benim artık düzenli bir kitap okuma alışkanlığım var. Konu seçmeden ayırt etmeden okuyorum ve ilkokul lise çağlarımda kitap okumadığım için inanılmaz derecede pişmanım. Ailemi bu konuda suçlamıyor da değilim hani beni hiç kitaplara özendirmek için bir şey yapmadılar. Annemde 40’lı yaşlardan sonra düzenli olarak kitap okumaya başladı belki o da daha yeni anlamıştır bu işin güzelliklerini. Babam, babamı hiç kitap okurken görmedim fakat çok iyi bir gazete takipçisi olduğunu da yeni öğrendim. Hiç eve getirmez ama kahvelerde bu işini halledebiliyor.
Bugün neden bu konu üzerinde duruyorum dersiniz belki de yeni okuduğum kitabın etkisinden dolayıdır.

Geçen sene bana sıkıcı gelen ve okumadığım kitabı(Üniversite hocamız bu kitabı okumayı zorunlu kılmıştı) bugün bir elime alayım dedim. 50’li sayfaları bitirdiğimde gene kendime sövmeye başladım. Hayatın hep bir adım gerisinde kaldığım için, gene büyük bir hata yaptığım için. “Bye bye Türkçe –Bir Nev York Rüyası-” Oktay SİNANOĞLU’nun Türk gençliğine büyük armağanlarından birisi, kitabı anlatmayacağım ama gerçeklerle yüzleşme anımı yaşattı bana ve bir alt konu başlığında yaptığım büyük hatayı gösterdi. Ben canım Türkçemi bırakıp elin ingilizinin diline özeniyorum. Yok böyle bir şey. Tamam. İngilizceyi öğrenmem şart ama Türkiye de kullanma gibi bir zorunluluğum yok. Hele başlıklarda kullanmamım hiçbir anlamı yok. Konu çok dağıldı hemen toparlayalım.


Kitap okumak güzel örneklendireyim hemen size. Bir macera kitabı okuyorsanız, o konuyu tamamen kendi hayal gücünüzle yaşıyorsunuz. Film izleyip yönetmenin istediği sahnelerden görmüyorsunuz konuyu. Özgeçmiş kitabı okuyorsanız o kişinin bir ömüre sığdırdığı iyi ve kötü olayları bir o kadar yaşayarak öğrenmiyorsunuz, o kitabı bitirdiğinde siz de o yazarın ki kadar olmasa da bir tecrübeye sahip olabiliyorsunuz. Bir kişisel gelişim kitabı okuyorsanız, hayattan daha fazla tat alma yollarını kısa yoldan öğrenmiş ve hayatınızı daha çabuk düzene sokabilme imkanı buluyorsunuz. Romanlar, gerçek yaşanmış olaylar, tezler her bir şey insana yeni değerler kazandırıyor ve bunların bir çoğu bir haftadan daha kısa bir zaman dilimi içerisinde gerçekleşiyor. Bana sorarsanız daha fazla geç kalmadan kitap okuma alışkanlığını edinmeniz eğer öyle bir alışkanlığınız zaten varsa sizi tebrik ediyorum. Sakın bu alışkanlığınızı terk etmeyin. Kendinize iyi bakın.

Not: Kötü bir yazı olduğunu biliyorum ama düzeltmek için elimden geleni yapıyorum :)

Yorumlar

İPEK dedi ki…
Kelimeler çok önemli, çünkü ifade edebildiğimiz müddetçe düşündüklerimizi anlamlandırabiliyoruz,aktarabiliyoruz. Cümle kurmak, sanıldığından daha da zor bir iş aslında. Okudukça, ifade biçimlerini öğreniyoruz, zenginleşiyoruz.Doğru yoldasın Birkan!
Ama blogunun sondan bir önceki düzenlemesi, ağaçlı olan, daha bir hoşuma gitmişti sanki :) Ama yine de sen bilirsin tabii. Seni kıskandım ve ben de blog başlığıma resim koydum :) Sevgiler sevgili kardeşim.
Birkan Aydın dedi ki…
sanırsam ağaçlı kısım hala duruyor olması lazım :) blogta farkında olmadan bir değişiklik mi yaptım ki ben

Popüler Yayınlar