Pek çok kehanet, sadece inanıldıkları için gerçeğe dönüşmüştür. Bunlar ‘Kendi kendilerini gerçekleştiren kehanetlerdir.’
“İnsan çekici bir kadınla karşılıklı itiraflar yağdırdığı zaman, artık kendisini tamamiyle bir yabancı gibi hissetmez” diye düşündü.
“Hummin’in güçlü ve idealist fikirleri, hayalleri var.”
“Biz gördüğünüz gibi insanlarız. Her kardeş ve ailesi, birbirinin eşi olan yerlerde oturuyorlar. Hepimizin de aynı tip yer taşıtları var. Arabaları kardeşler kendileri kullanıyorlar. Hizmetkâr yok. Kimse rahatını başkalarının çabalarına borçlu değil. Kimse diğerlerinden üstün olduğunu iddia etmiyor.”
“Bu toplum korkunç bir biçimde içine kapanmış. İnsanlar dışarıya arkalarını dönmek konusunda âdeta psikopat gibi davranıyorlar.”
“Çok sade bir hayat sürüyor olmalılar. Burada ne holovizyon var, ne de kitap-filmler.”
“Her ne hal ise... Yemek kitabı izleyecek değilim.”
“Helicon’da bir söz vardı: ‘Trantordayken bir Trantor’lu gibi davranmalısın.’”
“Ama artık saçlarının çıkması imkansız. Hayatının sonuna kadar çıplak kafayla dolaşacak. Neden? Bunun ne önemi var ki? Ama tabii gelenekler insanda ikinci bir karakter halini alıyor.”
“İşin kötüsü, insan binde bir olağanüstü bir tanesine rastlıyor. Ve onun tadını bir daha unutamıyor. Ama bir daha aynısını da bulamıyor. Ben dokuz yaşındayken...” Yüzündeki heyecanlı ifade birden bire kayboldu. “Bu da iyi bir şey. İnsana bu dünyadaki şeylerin geçici olduklarını öğretiyor.”
“Ve dinimizi sorarak bize hakaret ediyorsunuz. Sanki şimdiye kadar yapamayacağımız bir şeyi başarması için esrarlı bir ruhtan yardım istemişiz gibi.”
“İlkel efsanelerin çoğunda kahramanlar uzun ömürlüdür. İnanılmayacak kahramanlıklar yaptıkları için, ömürlerinin de buna uydurulması gerektiğinden.”
“Cinna’daki plajlarda pek açık şeyler giyeriz. Yani insanın hayal gücünü kullanmasına gerek kalmaz.”
“Galaksi genel olarak görsel teknolojiye öyle hızlı geçti ki, bu ihtimalin üzerinde pek durmadı.”
Ben başlangıçta ‘Mümkün ama pratik değil’ dedim.
“Lütfen ayrıntıları sormayın. Ben sadece bir holovizyon programcısıyım.”
Kızgın lağımcı, “Terlemesini öğrenecekler” diye bağırdı.
“Bir insandan çok aşağı bir yaratıkmış gibi söz edilmesine gelemem. Oradaki sersileri, burada yaşayan sözümona saygı değer insanlar yaratıyor.” Matematikçi ekledi. “Buradaki saygı değer insanları da başka saygın kimseler. Karşılıklı düşmanlık, insanlığın bir parçası...”
“Kımıldama. Bir milimetre bile oynarsan gırtlağını bel kemiğine kadar yararım.”
“Aslına bakarsan... evet. Mutsuzluğa zaman ayırdım ben. Kalbimde kırıldı. Hiç olmazsa kötü bir biçimde çatladı.”
Meşhur robot kurallarımız geliyor şimdi...
“Bir: Bir robot bir insana zarar veremez ya da bir insana zarar gelmesine göz yumamaz.”
“İki: Bir robot insanların verdikleri emirlere uymak zorundadır. Ancak böyle bir emir Birinci Yasayla çeliştiği zaman durum değişir.”
“Üç: Bir robot, kendi varlığını korumalıdır. Tabii bu koruma birinci ve ikinci yasalarla çelişmediği sürece.”
“Sıfır: Bir robot insanlığa zarar veremez ya da hiçbir harekette bulunmayarak insanlığın zarar görmesine göz yumamaz...”
“Bu önerimi dinle, Hari. En kötü şeyin olmasını önleyecek bir yöntem bulmayı başardığın zaman, bir ikincisini de yaratmaya çalış. Biri başarısız olursa diğeri işi sürdürür.”
Isaac Asimov ve Vakıf Serisi
Vakıf
Vakıf ve İmparatorluk
İkinci Vakıf
Vakıf'ın Sınırı
Vakıf İleri
Vakıf ve Dünya
Yorumlar